Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

Classic Header

{fbt_classic_header}

Son yazılar:

latest

Kızın senden uzakta ama mutlu yaşayacak!

Her sabah aynı bankta oturur,buğulu gözlerle uzaklara dalarken  sanki o an başka zaman ve mekanda yaşıyordu. Gri mantosu kırlaşmış dalgalı...

Her sabah aynı bankta oturur,buğulu gözlerle uzaklara dalarken  sanki o an başka zaman ve mekanda yaşıyordu.

Gri mantosu kırlaşmış dalgalı saçları, yaşına inat dik duruşu ile asilliği yüzüne yansımış altmış yaşlarındaki bu kadını her sabah görmek alışkanlıklarım arasına girmişti.

Gözlerindeki maviliğin derinliklerini ve yaşadıklarının izlerini ilk o sabah fark etmiştim. Engel olmadığım bir çekim ben yanına yaklaştırdı. Belli belirsiz “ günaydın, oturabilir miyim?” diyebildim. Gülümsemesinin süslediği başıyla evet dercesine onayladı. Tanıdık bir şefkat ve sıcaklık hissettim.

“Her sabah sizi burada görüyorum” dedim.Aynı samimi gülümseme ile karşılık verirken adımı sordu.

Mehpare   dedim. “Çocuğun var mı kızım “dedi kısık bir sesle. Evet dedim. Dumanlı gözlerinde bir çakmak yandı sanki o an sonra ince göz yaşları süzüldü aydınlık ama yorgun yüzüne. “Benimde bir kızım vardı, dinlemek ister misin hikayemi” dedi. Belli ki içindeki sessiz volkan patlamak istiyordu.

Heyecanlanmıştım bir gizem aydınlıyordu sanki, “evet, evet” diye sıraladım.

Otuz yıl önceydi Eşim Asaf ı kaybetmiştik. Kızım Feraye ile yalnız kalmıştık. Rahmetlinden bihayli  malvarlığı kalmıştı. Fakat zaman içerisinde yavaş yavaş erdi , eski görkemli hayatımız kalmasa da kimseye muhtaçlığımız da yoktu. Feraye m her zaman kanaatkar bir çocuk olmuştur. Beni hiç zorlamadı yoksulluğumuzda. Babasına  düşkündü  tüm kız çocukları gibi. On beş yaşındaydı babası rahmetli olduğu zaman.

Aradan beş yıl kadar zaman geçmişti. Kızım büyüdükçe benden uzaklaşmaya başlamıştı. İçim acıyordu ama genç diyordum kendi kendime hep seninle olacak değil ya! Diyerek teselli etsem de kendimi gerçek artık evimizde kızımla iki yabancı olmuştuk. Arada sırada bu kopukluğu anlamazlıktan gelerek sorular soruyor sohbet etmeye çalışıyordum ama nafile!

Yine bir gün sitemkar bir tavırla “ kızım neden konuşmuyorsun benimle, bir sıkıntın mı var diye sordum?” Yüzüme önce  boş, boş baktı ve “ anne biliyor musun geçen hafta parkta koşarken biriyle tanıştım adı Özgür. Birlikte çok güzel vakit geçiriyoruz. Yanında kendimi huzurlu hissediyorum. Babama öyle benziyor ki! Ne dersin bilmem ama o  seninle tanışmak istiyor” dedi. Şaşkındım ama kızım bu gençten bahsettikçe heyecanının artması, hayata bağlandığını hissettirdi. Tabi neden olmasın ,  bir gün çağırırsın yemeğe ben de görmüş olurum kızımın güzel yüzüne gülümsemeyi tekrar konduran bu genci dedim. Aradan birkaç hafta geçti. Bir akşam koşar adımlarla eve girdi ve uzun zamandır ilk kez bana böylesine   yüreğinden anne diye seslendi. Onun bu enerjisi beni de heyecanlandırdı. “Yarın, yarın anne Özgür bize yemeğe gelmek istedi. Ben de tamam dedim, kızmadın değil mi ?” dedi gözlerimin içine bakarak. Elbette kızım, iyi yapmışın dedim. Sonra evimize ilk kez gelecek ve beklide bundan sonra evimizin üçüncü nefesi olacak bu gence nasıl ikramlarda bulunacağımı düşünmeye başladım. Ertesi gün sabah erkenden hazırlıklara koyuldum. Her şey kusursuz olsun istedim. Yemekler, ikramlar her şeyi özenle hazırladım. Akşam olmuştu sabırsızlanıyordum. Kapı çaldı, Ferayem kapının önünde hani Özgür nerde kızım dedim. Bir adım geriye çekildi “işte anne burada Özgür” dedi! Titremeye başladım çünkü kimse yoktu, şaşkınlığımı belli etmemeye çalıştım. Benim görmediğim bu hayali misafiri kızım eve buyur etti. Yemek yedi, gece boyu sohbet etti güldü. Ben uzaktan nemli gözlerle izliyordum kızımın bu halini. Arada sırada” anne duymadın mı Özgür sana seslendi” cümlesiyle irkiliyor bu hayal sohbete ben de katılıyordum. Bu hayal gece nihayet bitti Özgür ü uğurladık. Feraye bana kızgın bir ifadeyle bakarak” beni çok utandırdın” dedi ve kapıyı çarparak odasına girdi.

Sabah her zaman ki saatinde uyandı kahvaltısını yaptı ve okula  gitmek için çıktı. Ferayem Hukuk Fakültesinde okuyordu.

Nefesimi tutmuş dinlerken bu yaşlı kadını  zaman, zaman denize ta uzaklara dalıyor,  sanki o anları tekrar yaşıyordu.

Kızım evden çıktı, ben de ardından gözyaşlarım sel olmuştu, aklımda cevapsız onca sorularla kendimi psikiyatri  kliniğinin önünde buldum. Doktora tek, tek anlattım olanları. Bana kızımın şizofren olabileceğini ve en kısa zamanda tedaviye başlanmasını  ve benim bu oyuna itiraz etmeden devam etmem gerektiğini söyledi.

Eve döndüm,  dönmesine ama, kapı ardına kadar açıktı. İçeri girdim masa da bir not” anne belli ki Özgür le olan beraberliğimizi onaylamayacaksın. Gidiyorum, kızın senden uzak ama mutlu yaşayacak!”

Dilek YAKA
“İşte yavrum o günden sonra ondan haber alamadım” dediği son cümlesinden sonra göz yaşları pınar olmuştu. Titreyen elleriyle silmeye çalıştı yılların kederini ve yavaşça kalktı “ kusura bakma evladım kafanı ağrıttım dertlerimle “ dedi ve yine yavaş adımlarla uzaklaşmaya başladı.

Dona kaldım, öylece ardından bakarken bir el omuza dokununca irkildim. Arkadaşım Zeynep “ ne yapıyorsun kuzum burada  on dakikadır sana sesleniyorum duymuyor musun?” dedi. Yüzümdeki şaşkın ifadenin devamı ile baksana dedim şu giden kadına onunla sohbet ediyordum. Zeynep benden de şaşkın, ne kadını  tatlım, on dakikadır buradayım gözlerin yaşlı dalgın dalgın bakıyordun, Mehpare burada sen yalnızdın…
****
Gülümsemenizin aydınlattığı yolunuz açık olsun…

* Dilek YAKA



© Copyright, Yaşam TV özel haberidir, izinsiz kullanılamaz.
Yazarımıza mail atmak için tıklayınız.,

Hiç yorum yok

Yaşam Televizyonu sayfalarındaki yazılar hakkında her türlü eleştiri, yorum ve önerilerinizi bizimle paylaşmanızı istiyoruz. Teşekkürler.

Önizle